- Dyt. Asena PERÇİN BAHADIR - 15-05-2025 20:59:57
Aşırı uyarılan bağışıklık sisteminin kendi sağlıklı dokularına saldırması sonucu meydana gelen hastalıklara otoimmün hastalık denir. 80’den fazla hastalık, otoimmün hastalık olarak tanımlanmıştır. MS, romatoid artrit, lupus, egzama, sedef hastalığı, haşimoto-graves gibi tiroit hastalıkları bunlardan bazılarıdır.
Bağışıklık hücrelerimizin %80’i bağırsakların hemen altında konuşlanmış durumdadır. Bağırsak yüzeyindeki tight junction dediğimiz sıkı bağlantılarda gevşeme olduğunda geçirgen bağırsak sendromu (Leaky Gut Syndrome) oluşur ve bakteriler, virüsler, sindirilmemiş besin artıkları, toksinler kana geçer. Bağışıklık bu maddeleri yabancı bir madde olarak algılar ve bağışıklık hücreleri devreye girer. Buraya kadar her şey normaldir fakat durum kronik hale gelince sürekli uyarılan bağışıklığın kafası karışır, sağlıklı bir immün cevap veremez, rayından çıkan bir tren gibi kontrolsüzce sağlıklı hücrelerine saldırır ve otoimmün ve kronik hastalıklar ortaya çıkar.
Son zamanlarda birçok hastalığı bağırsaklar ile olan ilişkisi araştırılıyor. Bunun nedenini sizi sayısal verilerle anlatmak istiyorum.
Bağırsak bariyeri yaklaşık 400 m2 lik bir alanı kaplar. Yani 2 tenis kordu büyüklüğünde bir alana tekabül eder. Mikrobiyota; insanlarla birlikte yaşayan özel türlerin (mikroorganimalar, virüsler, mantarlar gibi) tamamıdır. Vücudumuzdaki mikroorganizmaların %95’i bağırsaklarımızda yaşıyor.
Mikrobiyomdaki genler, insan genomundan 150 kat daha fazla. Yani vücudumuzda kendi hücrelerimizden ve genlerimizden kat kat fazla bakteri hücresi ve geni bulunuyor. O zaman “bağırsaklardaki her problem bizi genlerimizden daha fazla etkiliyor olabilir mi? Çoğu hastalık bağırsak mikrobiyotası ile ilgili olabilir mi?” soruları akla geliyor ve son yıllarda bilim insanları bu sorulara cevap aramak için ciddi çalışmalar yapıyor.
Bağırsak epitelini korumak için en başta yukarıda geçirgen bağırsağı tetikleyen faktörleri hayatımızdan çıkartmak önleyici sağlık açısından kıymetlidir. Bozulmuş bağırsak epitel dokusunu onarmak için tetikleyici gıdaları beslenmenizden çıkartarak eliminasyon diyeti uygulamamız gerekmektedir.
Vücudun alerjen olarak algıladığı gıda gruplarını ve toksinleri belli bir süre vücuttan uzaklaştırarak;
Otoimmün hastalıklarda, gluten (buğday, arpa, çavdar), süt ürünleri (peynir, yoğurt, süt, kefir, tereyağı), şeker, bazı durumlarda kuru baklagil, gece gölgesi sebzeleri (domates, patates, patlıcan, biber) gibi tetikleyici gıdaları beslenmemizden çıkartarak kişiye özel hazırlanmış bir eliminasyon diyeti uygulamak ve bu süreçte zeytinyağı, kemik suyu gibi bağırsak epitelini onaracak takviyeler kullanmak uygun olacaktır. Bu süre zarfında günlük hayatta maruz kaldığımız toksin yükünü azaltmakta sürece ciddi bir katkı sağlayacaktır.
Dyt. Asena PERÇİN BAHADIR
Fonksiyonel Tıp Diyetisyeni
Diyetisyen
Son Yazılar